Siber Güvenlikte Koordinasyon ve Şeffaflık Vurgusu
(ANKARA) – CHP Genel Lider Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, “Siber güvenlik yapılanmalarında muvaffakiyete ulaşmak için sadece yapısal ve idari düzenlemeler değil, birebir vakitte güçlü uyum, net mevzuat ve şeffaf kontrol sistemleri da hayata geçirilmelidir. Siber güvenlik, ulusal güvenlik siyasetlerinin kritik bir ögesi olarak stratejik bir bakış açısıyla ele alınmalı, hem devlet kurumlarımızı hem de vatandaşlarımızın ferdî datalarını siber tehditlere karşı savunacak bir düzenleme ortaya konulmalıdır” dedi.
CHP Genel Lider Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, 8 Ocak 2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak kurulan Siber Güvenlik Başkanlığına ait yazılı açıklama yaptı. Siber güvenliğin günümüzde devletlerin en kıymetli ve hassas alanlarından biri olduğunu ve bölgemizde yaşanan gelişmelerin bu alanda acil önlemler alınması muhtaçlığını ortaya koyduğunu vurgulayan Bağcıoğlu, şu tabirleri kullandı:
“Devletin stratejik altyapılarına ve kritik dijital sistemlerine yönelik siber taarruzlar, çağdaş dünyanın en değerli güvenlik tehditlerinden biridir. Bu nedenle, bu türlü bir kurumun kurulması ulusal güvenlik açısından değerli bir adımdır. Siber Güvenlik Başkanlığı kendisine tahsis edilen 135 kişilik takım ile ulusal güvenlikle ilgili ve direkt Cumhurbaşkanlığı makamına bağlı, Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) ve Ulusal İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığının yanına eklenecek üçüncü kurum olacak. Şimdilik resmi gazetede birinci nüvenin kuruluşuna yönelik kısa bir karar ve muğlak sözlerle belirlenmiş çerçeve bir yapı görüyoruz.
“Böyle bir yapının teşkili yıllar öncesine gidiyor”
Esasında bu türlü bir yapının teşkili yıllar öncesine gidiyor. 2012 yılı Haziran ayında düzenlenen Siber Güvenlik Strateji Çalıştayı’nda ‘Siber Güvenlik Kurulu’ oluşturulması kararı alınmış, müteakiben Bakanlar Şurasının 2012/3842 sayılı Ulusal Siber Güvenlik Çalışmalarının Yürütülmesi, Yönetilmesi ve Uyumuna Ait Kararı, 20.10.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Bu karar ile Siber Güvenlik Kurulu oluşturulmuş, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na siber güvenlik alanında vazife ve yetkiler verilmiş, siber güvenlik ile ilgili çalışma kümeleri ve süreksiz heyetlerin oluşturulabileceği belirtilmişti. Lakin 2013 yılında Siber Güvenlik Kurulu maalesef birinci ve son hareket planını yayımlamayı müteakip pasifize formda tam bir sessizliğe büründü. Ortada bulunan muhtaçlıklar nedeniyle daha sonra siber taarruzlara müdahale için kamu kurumları içerisinde birbirinden bağımsız Siber Olaylara Müdahale Grupları (SOME) oluşturuldu.
“Bu yaklaşım, yapının işlerliğini ve güvenlik amaçlarını riske atmaktadır”
Bugüne geldiğimizde, siber güvenliğin artık ömrün her alanında çok değerli olduğunu, kurumlar kadar bireylerin de her an siber tehditle karşı karşıya bulunduğunu, başta İsrail, ABD, Çin ve Rusya olmak üzere birçok devletin siber harp konusunda aktif güce kavuştuğu ve bu gücü 7/24 kullanmaktan çekinmediklerini bilfiil alanda yaşayarak görüyoruz. Siber güvenlik, teknolojinin süratle ilerlediği çağımızda ulusal güvenliğin ayrılmaz bir modülü haline gelmiştir. Lakin geçmiş deneyimler, bu alanda yapılan yapılanmaların sadece idari ve organizasyonel düzenlemelerle sonlu kaldığında istenen başarıyı sağlayamadığını açıkça göstermiştir. Bugün, yalnızca bir başkanlık yahut şura oluşturmak, bütçe ve takım tahsisi yapmak ya da vazife ve sorumlulukları muğlak ve genel sözlerle belirtmek, sistemin aktif çalışması için kâfi değildir. Bu yaklaşım, yapının işlerliğini ve güvenlik amaçlarını riske atmaktadır. Bunu anlamamız lazım.
“Başkanlığın misyon alanı net biçimde tanımlanmalı”
Yeni kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı için bilhassa şu konulara dikkat edilmesi gerekmektedir;
Yetki ve sorumlulukların belirginliği: Başkanlığın misyon alanı net biçimde tanımlanmalı; başka kurumlarla yetki çakışmalarını engellemek ismine detaylı düzenlemeler yapılmalıdır.
Koordinasyon sistemleri: Başkanlık ile misal alanda çalışan öbür üniteler ortasında tesirli uyum düzenekleri oluşturulmalı; yetki paylaşımı mevzuatta açıkça belirtilmelidir.
Denetim ve hesap verebilirlik: Gözden kaçırılmaması gereken bir öteki konu ise, bu Başkanlığın hangi kurum tarafından hangi yetki ile denetleneceği denetim edileceğidir. Başkanlığın hangi kurum tarafından ve hangi yetkilerle denetleneceği türel olarak netleştirilmeli, bu kontrol düzeneği şeffaf bir halde işlemelidir.
Geçmiş periyotlarda kurulan benzeri yapılar, yetersiz planlama yahut aktif olmayan idare nedeniyle akamete uğramış ya da fonksiyonsuz hale gelmiştir. Bu durumun yine yaşanmaması için devletin ve hükümetin, tüm gerekli önlemleri alarak yapıyı desteklemesi elzemdir. Sonuç olarak, siber güvenlik yapılanmalarında muvaffakiyete ulaşmak için sadece yapısal ve idari düzenlemeler değil, tıpkı vakitte güçlü uyum, net mevzuat ve şeffaf kontrol sistemleri da hayata geçirilmelidir. Siber güvenlik, ulusal güvenlik siyasetlerinin kritik bir ögesi olarak stratejik bir bakış açısıyla ele alınmalı, hem devlet kurumlarımızı hem de vatandaşlarımızın ferdî bilgilerini siber tehditlere karşı savunacak bir düzenleme ortaya konulmalıdır.”
