DEM Parti heyetiyle görüşen Demirtaş’tan Öcalan’a destek, Kandil’e uyarı
Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş, DEM Parti heyetinin kendisine yaptığı ziyaretin akabinde toplumsal medya hesabından paylaştığı bildirisinde Abdullah Öcalan’a takviyesinin tam olduğunu belirtip provokatif açıklamalarla süreci baltalamaya çalışan Kandil’e üstü kapalı ihtarda bulundu.
Demirtaş’ın açıklaması şu şekilde;
“DEM Parti İmralı Heyeti’mizin ziyareti vesilesiyle herkese yürek dolusu selam, sevgilerimi iletiyorum. Büyük bir fedakarlık ve ciddiyetle çalışmalarını sürdüren heyetimize de teşekkürlerimi sunarken ayrıyeten kendilerine, partimiz DEM Parti’ye, bilhassa İmralı Tecrit Adası’nda demokratik tahlil ve barış için büyük efor sarf eden Sayın Abdullah Öcalan’a güven ve desteğimin tam olduğunu belirtmek istiyorum.
ÖCALAN’A DAYANAK KANDİL’E İKAZ
Bu periyodun en hassas konusu kamuoyu takviyesidir. Bu nedenle şeffaflık son derece kıymetli ve gereklidir. Heyetimizin, şeffaflığın gereği olarak Meclis’teki siyasi partileri bilgilendirmesi, önümüzdeki günlerde de sivil toplum örgütlerini, siyasi ve toplumsal etrafları bilgilendirecek olması kıymetlidir. Ayrıyeten barış için atılacak her adımın öncelikli maksadı toplumda ve kamuoyunda her türlü kaygı, tehdit, şantaj, aşağılama lisanından ve provokatif telaffuzlardan uzak durmalı, itimat veren tekliflerle barış için azami sorumluluk üstlenirken tüm toplumsal kesitlerin yeterli niyetini kazandıracak bir güç ve vicdan temelli duruş oluşturmalıdır. Her ne kadar sürecin bir aktörü olarak görünmesek de, süreci olumlu bir yere taşımak bizim açımızdan hem bir hak hem de bir sorumluluktur. Bizim de modülü olduğumuz siyasi anlayış, bu süreci ‘Demokratikleşme, Barış ve Kardeşlik’ sürecidir.
“ŞİDDETİN KALICI FORMDA SON BULMASINI DESTEKLİYORUZ”
Bizler demokratik, barışçıl tabanda siyaset yapan aktörler olarak çatışmaların, şiddetin kalıcı biçimde son bulmasını arzuluyor, istiyor, destekliyoruz. Sayın Öcalan, koşullar oluştuğunda bu mevzuda bir inisiyatif alacaksa yanında olacağımızı belirtiyoruz. Mümkün bir davetin tüm inisiyatifi elbette kendisinindir. Kendisinin de belirttiği üzere, böylesi bir davetin hukuksal, siyasi tabanını oluşturma sorumluluğu da iktidar ve parlamentodadır.
“BARIŞ TEŞEBBÜSÜNE HER TÜRLÜ DAYANAĞI SUNARIZ”
Bizler, barış teşebbüslerine bu evrede her türlü dayanağı sunarız. Lakin çağrıyı yapacak olan da mümkün bir davetin muhatabı da biz değiliz. Siyasetçiler olarak bizim rolümüz ve misyonumuz, barış yerini güçlendirmek, taraflar barış için cesaretlendirmek, teşvik etmek ve barışı kolaylaştırmaktır. Ancak bundan da öte temel sorumluluğumuz; demokrasi, özgürlükler, eşitlik, adalet ve temel insan hakları için çalışmak, gayret etmek, ülkemizi büyütmektir. Bu temel kazanımlar ve imkanların ışığında gerçek bir barış tabanı de oluşacaktır. Bu konunun altını bilhassa çizmek isterim.
“UMUYORUM BU SEFER SONUÇ BARIŞTAN YANA OLUR”
Herkes şunu bilmeli ki, ortada birtakım düzgün niyetle ve büyük sorumlulukla yürütülen hazırlıklar var. Süreci ilerletme ve hepimizin barış içinde yaşamasını sağlama niyeti olan herkesin bu çalışmaları cesaretlendirmesi ve desteklemesi gerekiyor. Yıllardır denenmiş ve sonuçsuz kalmış usullerin tekrarı artık kimseye bir yarar getirmez. Umuyorum ki bu defa sonuç barıştan yana olur. Fakat siyasal barış, beraberinde toplumsal barış yani demokratikleşme, eşitlik, adalet ve özgürlükler gayretinin tüm kanallarını açacak biçimde yapılırsa kalıcı olur, herkesin ve ülkenin faydasına olur. Bu formda, siyasal barışın toplumsal dayanağı de artar, halkın ekseriyetinin sahiplenmesiyle tüm provokasyonlar ve baltalama teşebbüsleri de boşa çıkar.
ERDOĞAN, BAHÇELİ VE ÖZEL’E TEŞEKKÜR
Yine bu kritik ve tarihi periyotta, Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Özgür Özel ve diğer tüm parti başkanlarına, barış için aldıkları ve alacakları inisiyatifler nedeniyle teşekkürlerimi sunuyor, dayanağımı iletiyorum. Her türlü ferdî, partisel çıkarın ötesinde, demokrasinin güçlenmesine dair atılacak her adımın tereddütsüz yanında olacağımı belirtiyorum.
“KÜRTLERİN ÇOĞUNLUĞUNUN YÜZÜ TÜRKİYE’YE DÖNÜK”
Son olarak şunu da bilhassa belirtmek istiyorum; Kürtlerin çoğunluğunun tarafı de yüzü de Türkiye’ye dönüktür. Biz yıllardır bu gerçeğe yaslanıyor ve bu gerçek üzerinden daima birlikte kazanmaya çalışıyoruz. Bunun için, Türkiye Cumhuriyeti devletinin de tarafını, yüzünü Kürt vatandaşlarına, Kürtlere ve bütün insanlığa açmasını sağlayacağımız günler yakındır. Heyetimize tekrar teşekkürlerimi belirtirken birlikte, bir defa daha hepinize selam ve sevgilerimi iletiyorum.”
