Manisa’da Gazetecilerin Katılımıyla “Basın Özgürlüğü Hepimiz İçin” Paneli Düzenlendi

(MANİSA)- Manisa Büyükşehir Belediyesi, Çalışan Gazeteciler Günü kapsamında gazeteciler Şule Aydın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Murat Ağırel ve Timur Soykan’ın katılımıyla “Basın Özgürlüğü Hepimiz İçin” başlıklı panel düzenledi.

Kültür Merkezi Lale Salonu’nda gerçekleşen “Basın Özgürlüğü Hepimiz İçin” başlıklı panelde, gazeteciler Şule Aydın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Murat Ağırel ve Timur Soykan basın özgürlüğünün toplum için taşıdığı kıymeti ve karşılaştıkları zorlukları paylaştı. Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, CHP Vilayet Lideri İlksen Özalper, CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğu, Manisa Baro Başkanı Sevgi Başak Yeşilmalay, Yunusemre Belediye Lideri Semih Balaban, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Gülbahar Tahmilci, Manisa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Burak Deste, Genel Sekreter Yardımcıları, Daire Liderleri, CHP ilçe liderlerinin da katıldığı aktifliğe, vatandaşlar ağır ilgi gösterdi. Salona sığmayan izleyiciler için fuayede kurulan ekranla program canlı yayınlandı.

“Manisama farklı bir hava geldi”

Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, “Manisa’ma bugün sizin sayenizde apayrı bir hava geldi. Üniversite yıllarımdan beri neredeyse her gün annemi ararım. Bugün o bile beni arayarak, ‘Barış’ı izlemeye geleceğim’ dedi. Bu kentte bu türlü bir heyecan yarattığınız için size teşekkür ediyorum. Sizleri, Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu üzere demokrasi şehitlerimizle bir görüyorum. Kaleminizin gücüyle hepimize ışık tutuyorsunuz. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nüz kutlu olsun. Sizleri, başarılı haberlerimizi görüşmek üzere tekrar davet edeceğiz, tekrar bir ortaya geleceğiz. Düzgün ki varsınız” dedi.

“Bizi buluşturan bu memlekete olan sevgimiz”

Panelde birinci kelamı alan Şule Aydın, “Basın özgürlüğünden, kalemini müdafaaya çalışan gazetecilerden çok korkuyorlar. Susturmaya çalışıyorlar, korkutmaya çalışıyorlar. Dünyanın rastgele bir yerinde bizim yaşadıklarımızı yıllara yayarak yaşıyorlar. Fakat biz bir günde o kadar çok şey yaşıyoruz ki hiç bir şeyi hafızamızda tutamıyoruz bile. Ne öfkemizi ne de toplumsal reaksiyonumuzu. Her şey unutuluyor ve gidiyor. Namuslu gazeteciler, size çok şey anlatıyorlar. Gazeteciler düzgün ki var. Onlar sayesinde hafızayı canlı tutup sonuca ulaşabiliyoruz. Burada olanlar, beşimiz de ideolojik olarak birebir hatta değiliz. Fakat bizi buluşturan bir tane bir şey var bu memlekete olan sevgimiz. Bu memlekete olan sevgi hali de çok büyük bir arbedeyi gerektiriyor. Saraylara, sultanlara teslim edecek bir memleketimiz yok bizim. Korkmuyor muyuz? Hepimiz insanız, evet korkuyoruz. Ancak o kaygının bizi teslim almasına müsaade vermiyoruz. Zira bu bir çaba alanı. Omuz omuza devam ediyoruz. Hepimizi sığdırabilecekleri kadar büyük bir cezaevi yok” diye konuştu.

“Biz gazeteciler olarak bu çağın tanığıyız”

Gazetecilerin neden susturulmak istendiğini anlatan Barış Terkoğlu, “Bir hata işleseniz birinci yapacağınız şey kanıtları ortadan kaldırmak. Sonra şahitleri ortadan kaldırmaya çalışırsınız. Biz gazeteciler olarak bu çağın şahidiyiz. Bu çağın yolsuzluklarına, hukuksuzluklarına, adaletsizliklerine şahidiz. O yüzden siz kendi saraylarınızda her dakika yüzlerce emeklinin maaşını harcıyorsanız, halkınızı açlığa mahkum ediyorsanız, bunları yazanları da sevmezsiniz. Siz şayet ülkenizde yıllarca lakin yıllarca bir terör çetesiyle iş birliği yaptıysanız; orduya, polise, bürokrasiye sokmuşsanız yetmemiş okullara sokmuşsanız, bütün imtihan sorularına bunların eline vermişseniz, bunları yazanları mahpusa atarsınız, sevmezsiniz. Siz şayet ülkenizde büyük bir yolsuzluk sistemi kurmuşsanız; yarın yaşayacağı, yarın maaş alacağı, yarın iş sahibi olacağı bir ülke garantisini gençlerinize vermediğiniz halde köprülerin otoyolların havaalanlarının müteahhitlerine milyarlarca dolarlık garanti veren bir iktidarsanız siz bunları yazanlardan rahatsız olursunuz” dedi.

“Bu ülke, elinde süngü savaşarak ölenlerin kurduğu bir memleket”

Ülkedeki çürümüşlüğün ortaya çıkmaması için basının susturulmak istendiğini belirten Timur Soykan, ” Halkbank, mafya babasına 550 milyon TL kredi vermiş. Kamu bankası. Bizim paramız. Geri gelmesi imkansız. Dünyanın en kolay soygunu. Çabucak habere erişime engelleme kararı geldi. Akabinde erişime engellendiğine dair kararın haberine erişime engelleme kararı geldi. Arkadaşlar haberin MASAK raporu var. Ben bunu haber yaptım diye bana dava açıyor ve 1 milyon TL tazminat istiyor. Bunun üzere 100 tane örnek sıralayabilirim. Bu ülke, elinde süngü savaşarak ölenlerin kurduğu bir memleket. Bu memleket, yedi düvele; İngiliz’ine, Fransız’ına karşı direnerek var olmuş bir memleket. Bu ülkenin kahramanlık destanı var. Bu memleket bizim. Bir avuç çetenin değil. O çete, bu halk üflese uçar masraf. Bir gün şunu göreceksiniz TRT’de bugünün yolsuzluk belgeselleri yayınlanacak. Bu tertip değişecek” diye konuştu.

“Lütfen sessiz kalmayın”

Murat Ağırel, “Basın özgürlüğü deyince sizin özgürlüğünüzden bahsediyoruz. Gerçekleri yazamamaktansa hiç yazmamayı tercih ederiz. Canım ülkem basın özgürlüğünde 180 ülke ortasında 158. sıraya düştü. Bizim altımızda İran ve Suriye var. Ne yazık ki bugün Çalışan Gazeteciler Günü. Türkiye’nin gerçeğini Türk halkından saklayan, bence tarihin en büyük ihanetini sergileyen basın mensuplarının olduğu periyotta ne yazık ki kalemini namus bilen meslektaşlarımız, işsiz. Gerçeği yazamayacaksak hiç gazete çıkarmayız diyen o gazeteciler işsizler. Gerçeği haykırmaya çalışıyoruz. Sizin isminize. Yazmaktan imtina etmeyiz, bizi mahpuslara atsalar bile. Hülya Kılınç, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu’yla ben tıpkı cezaevindeydik. Sizlerin verdiği sorumluluğu omuzlarımızda hissediyoruz. O sorumlukla hareket ediyoruz. Lütfen sessiz kalmayın. Şayet sessiz kalırsanız bu karanlık hepimizi boğacak” dedi.

“Kötülüğü alkışlayanları, palavra söyleyenleri unutmayın”

“Yalnız değilsiniz” diyen Barış Pehlivan, “Basın özgürlüğü ülkenin özgürlüğünden farklı değil. Ülkenin kurtulmasından, ülkenin aydınlanmasından farklı bir şey değil. Siz gereğince gücünüzün, siz gereğince onların ne kadar güçsüz olduğunun farkında değilsiniz. Hiç kuşkunuz olmasın. Bizim haberlerimizi, kitaplarımızı okuyorsunuz. Belgeler, devlet içinde olanlar. Biz bunları masa başında mı yazıyoruz? Devlette hala aklınızın alamayacağı kadar çok lakin çok yurtsever insan var. Tıpkı sizler üzere. Bu memleketi kurtarmak için elini, yüreğini oraya döken beşerler var. Yalnız değilsiniz. Bu memleketteki bu karanlık 100 kişi. Lakin siz milyonlarsınız. Kendine gazeteci diyen insanların bu karanlıktaki rolünü unutmamanız gerekiyor. Bunların her türlü lakin her türlü rantını yiyen, berbatlığı alkışlayan, sizlere şahsen palavra söyleyen insanların devran döndükçe iki tane eleştiriyorum diyerek size yanaşmasına müsaade vermemeniz gerekiyor. Unutmamanız gerekiyor” sözünü kullandı.

Panelin akabinde Manisalılar, dakikalarca ayakta alkışladıkları gazetecilere kitaplarını imzalatarak, hatıra fotoğrafı çektirdi.