Emeklilerin Tepkisi Dinmiyor: 2025 Yılını Tayyip Erdoğan’ın Dediği Gibi Değil. Yoksulluk, Açlık Yılı Olarak Görüyoruz
Haber: Edda SÖNMEZ- Kamera: Mehmet ÇALPAR
(İSTANBUL) Memur ve memur emeklileri yarın Türkiye genelinde iş bırakma hareketine hazırlanırken personel emeklilerinin yansıları de devam ediyor. Emekliler, TÜİK tarafından ilan edilen enflasyonla 2025 yılının birinci 6 ayı için yüzde 15,75 oranındaki artırım oranına reaksiyon gösterdi, “Bu siyasi anlayış emeklilere diyor ki ‘siz ölün, siz fazlalıksınız.’ Biz emekliler torunlarımızdan kaçar olduk, Geçinemiyoruz. 2025 yılını Tayyip Erdoğan’ın dediği üzere değil. yoksulluk, açlık yılı olarak görüyoruz” dedi.
Emekliler, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon bilgilerine reaksiyon göstererek, “2025 yılını bu iktidarın gidiş yılı, sandıkta gömeceğiz yılı olacak” dedi. Emekliler Mecidiyeköy’de ANKA mikrafonuna şunları söyledi:
“Emekliler size sandıkta bir kart gösterdi siz herhalde bunu ciddiye almadınız”H
Hasan Kızılyatan: “Tüm işçiler ayakta durmaya zorluk çekiyor. 2025 yılı için kelamım ona aile yılı. Şu anda Türkiye’de geçen yıl 120 bin genç evlenmiş. Düşünebiliyor musun? Gençlerimizin birçok işsiz. Yurt dışına kaçıyor. 120 kişi evlenmiş. Şu anda bize, emeklilere verdiği bu artırımlardan ötürü tek söyleyeceğimiz iktidara; gece yatarken vicdanınız rahat mı? Bu tencereler boş. Günde üç çeşit yemek yaparken fakat geldiğimiz noktada yalnızca bir çorba yapacağız. Çorba ile karnımızı doyuracağız. Emeklinin sofrası bomboş kaldı. Bundan sonra tüm emekliler artık konutta, kahvede oturmak yok. Meydanlarda, sokaklarda hakkımızı aramak için uğraş edeceğiz. Gün o gündür. Buradan sesleniyoruz iktidara, o verdiğiniz karardan geri dönün. Emeklilere hakikaten hak ettiği o maaşları verin. Şayet vermezseniz unutmayın emekliler size sandıkta bir kart gösterdi siz herhalde bunu ciddiye almadınız. Şayet bundan sonraki seçimde size gösterilecek kartın rengi belirli olacak. Size kırmızı kart değil, siyah kart göstereceğiz. Siyah kart. Kırmızı da değil, siyah kart.”
“Onlar medine hurması, manda yoğurda yiyor”
Onlar medine hurması, manda yoğurda yiyor. Onun vicdanı rahat. Millete yanlış anlıyor. Diyor ki bize, kendi sülalesi ve etrafı için geriye dönük onun iktisadı bozulmayacak. Ben emekli olduğum vakit üç tane taban fiyat alıyordum. Üç tane minimum fiyat, 66 bin lira yapar. Bugün minimum fiyatın altına düştü maaşım. Emekliler ya istikrar, ya vefat demediği surece bu hakkı alamaz. Günübirlik magazinle olmaz.
“Pazara gidiyorum hiçbir şey alamıyorum. Artık eti unuttuk, tavuğu unuttuk”
Vallahi konutta yemek yapıyorum. Pazara gidiyorum hiçbir şey alamıyorum. Artık eti unuttuk, tavuğu unuttuk. Nitekim akşam gidiyoruz pazara. Akşam indirimli diye gidiyoruz. Çok da indirimli değil açıkçası. Yani tencerelerimiz sahiden boş kalıyor. Çocuklarımızla yeterince besleyemiyoruz. Emekliyiz, 12 bin 500 lirayla geçinemiyoruz. Bunun elektriği var, suyu var, doğal gazı var, kirası var. Olmuyor bu türlü. Bir an evvel iyileştirmeleri gerekiyor. En azından 20 bin lira olması gerekiyor.
“10 yıl evvel kazanla kaynatıp çocuklarımızın önüne götürürken maalesef tavaya kadar düştük”
Seyfettin Aktaş: “Bu hükümet son 10 yıldır emekliyi unuttu, emekçiyi unuttu. Fakiri unuttu. Garibanı unuttu. Büsbütün garibanın elinden aldığı ekmeği bir avuç beşere verdiler. Bir avuç insan varlıklı oldu. 85 milyon insan yoksullaştı. Gördüğünüz üzere şu bundan 10 yıl evvel kazanla kaynatıp çocuklarımızın önüne götürürken maalesef tavaya kadar düştük. Şu tavayla artık insanlara çocuklarına yemek pişiriyor. Nitekim bu hükümetin, bu hükümetin, bu emeklilere, emekçiye, köylüye, garibana verdiği eziyet asla hafızalarımızdan çıkmayacaktır. Bu onlara bir ibret olacaktır. Onlar bu durumda sokağa çıkamıyorlar. Pazara gidemiyorlar. Bir emekliyle bir el sıkışamıyorlar. Bunlar onların için bu utanç. Şu anda yüzde 15 emekliye artırım verdiler. Lakin o vakit neden her şeye, köprüye, ekmeğe, suya, doğal gaza yüzde 65, yüzde 55 zam veriyorlar. O vakit bunlara da yüzde 15 versinler. Biz bunun peşindeyiz. Biz her şeyi biliyoruz. Bu ekonomik krizin içerisinden de bu hükümete göndereceğiz. Kararlıyız. Bu meydanları da boş bırakmayacağız diyorum”
“2024 yılı emekli yılı olacak dedi. Emekliler 2024 yılında sokakta barınmak zorunda kaldılar”
Şişli Emekli Sen başkanı Hasan Karakazan:
“Bu emekliler niçin sokakta? Evvel bir kez düşünmek lazım. Bunu hükümete bir sormak lazım. Yani yüzde 15 nokta vermiş olduğu artırımla sanki kendileri geçinebiliyor mu? Kendilerine gelince zamı götürüyorlar. ya bu emekliler aç. Görüyorsunuz arkadaşlar tencereyi küçülttü. Lokmanızı küçültün diyorlar. Lokmayı biz nasıl küçültelim? Çocuklarımızın karınlarını doyurmak için onları sefalet ettik. 2024 yılı emekli yılı olacak dedi. Bu emekliler 2024 yılında sokakta barınmak zorunda kaldılar. Çöplüklerden pazar günleri pazarları akşamları bekliyorlar ki bu emekliler artıkları topluyorlar.
“Bu hükümete biz kırmızı kartı belediye seçimlerinde gösterdik. Hükümette de göstereceğiz”
Utansınlar. Bu hükümet utansınlar. Bu hükümete biz kırmızı kartı belediye seçimlerinde gösterdik. Hükümette de göstereceğiz. Bir an evvel sandık istiyoruz. Sanmasınlar bu devran bu türlü masraf. Bu sandıkta onlara kırmızı kartı gösterip ve kırmızı kartımızı da emeklilerin olacak. Emekliler kazanacak. ve sendika hakkımızı da istiyoruz. Bizler dilenci değiliz. Toplu mukavele istiyoruz. Avrupa’nın emeklisi geliyor Türkiye’de. Bir aylık maaşıyla rahat rahat tatil yapabiliyor. Bizler bırakın gezmeyi dolaşmayı, torunlarımızı alıp da sinemaya götüremiyoruz. Ben artık torun sevmek istiyorum. Çocuklarımın huzur içinde kalmalarını istiyorum. Artık torunlarımın geleceği tehlike altında, tehlikeye giriyor. Zira bu bu türlü. Bir de utanmadan ya anlayamıyorum diyor ki 2025 yılı da aile yılı olacak. Üç çocuk. ya bir çocuğun bir bakımı, bir aylık eğitimi, onun bezi, bilmem işte sütü beş milyon altı milyon tutuyor. Sen 22 bin lira diyorsun taban fiyat. Minimum fiyatla emekliler geçinebilir mi? Üç çocuğa bakabilir mi? Utanmıyorlar da.
“Onun sonu geldi. Seçimde onu gömeceğiz gömeceğiz”
Şu anda emeklilere verdiği para sadaka parası yani dilencilere verdiği para. Artık tencereler küçüldü. Bak tencereler evvel beş kiloluktan yapıyorduk. Artık bir kiloluğa düştü. Bir kilo da değil, yarım kiloya. Yani hükümet her vakit kendini düşünen, yandaşlarını düşünen. Hiçbir vakit yoksulu, fukarayı düşünen yok, emekliyi düşünen yok. Bu halkın üstüne mevt toprağı atmış… Sokakta bizi öldürseler bile biz her vakit çabaya devam edeceğiz. Onun sonu geldi. Seçimde onu gömeceğiz gömeceğiz. Seçimde onu gömeceğiz.
“2025 yılını Tayyip Erdoğan’ın dediği üzere değil, yoksulluk, açlık yılı olarak görüyoruz”
Gazi Akmeşe: “Siyasi iktidarın tetikçisi TÜİK’in emekliler üzerindeki yapmış olduğu oyunları, memurların üzerinde yapmış oldukları oyunları, taban fiyatların üzerinde yapmış oldukları oyunları ve haklı taleplerimizi basının önünde demokratik yollardan lisana getirdik. Bu siyasi anlayış emeklilere diyor ki siz ölün, siz fazlalıksınız. Biz emekliler torunlarımızdan kaçar olduk, torunlarımızın yüzüne bakamaz olduk, torunlarımıza harçlık veremez olduk. Bırakın harçlık vermeyi bizler geçinemiyoruz. Düşünün taban fiyatın 22 bin lira olduğunu, emekli aylığının 14 bin küsür olduğunu, 15 bin bile yapamadılar. İstanbul’da. En berbat bir kiranın 15 ile 25 bin ortasında dolandığı bir metropol kentte yaşıyoruz. Bunun için uğraşımız sürecek. Siyasi iktidara anlatmaya çalışıyoruz, duyurmaya çalışıyoruz. Bu taleplerimizi bıkmadan, usanmadan her harekette, her aktiflikte alanlarda olacağız. Yani 2025 yılı Tayyip Erdoğan’ın dediği üzere değil. 2025 beş yılı 2024’ten 2025’e geçerken de ecza,cefa ve yoksulluk, açlık yılı olarak görüyoruz”
“Mutlaka bu hükümetin istifa etmesi için her türlü yolu denemeliyiz”
Arkadaşlar her şeyi söylüyor. Her şey biliniyor artık. Yani artık bu beşerler birbirini kandırmasına da gerek yok.Verilmeyen de ortada. Verilen de aşikâr. Lakin şunu söyleyeyim. Mesela dün bir otoban açıldı değil mi? Otobanı müjde halinde veriyorlar. Müjde diye veriyorlar fakat o otobanın cebi işte bu emekliden çıkacak. Yani geçiş garantili bu yollarımız maalesef emeklinin cebinden çıkanla ödeniyor. Artık herkes her şeyi biliyor ya. ya söylenecek bitti. Bundan sonra artık sokaklara çıkmamız gerekecek. Tenceremizle, tavamızla. sokakları inletmemiz lazım. Söylenecek kelamların bittiği noktadayız. Artık kâfi diyoruz. Tüm buradan emekli arkadaşlarıma da sesleniyorum. Lütfen sokaklara çıkın. Korkmayın. Endişenin ecele yararı yok. Ben bu uğurda kendime harcamaya razıyım. Kâfi ki çocuklarım rahat etsin. Kâfi ki torunlarımız rahat etsin. Artık bu hükümetin istifaya zorlayacak her türlü arguman bizim için geçerlidir nedendir. Kesinlikle bu hükümetin istifa etmesi için her türlü yolu denemeliyiz. Demokratik yollardan denemeliyiz. Sandığa davet etmeliyiz. Sokaklar bizimdir. Sokakta hareket yapmak en demokratik hakkımızdır. Bunu da kimse engelleyemez. Biz buradayız. Bu uğraşlarımız, bu sokak hareketlerimiz devam edecek. Umuyorum ki bir sonuç elde edeceğiz. Yani emekliler sayesinde bu hükümetin devrilebileceğine inanıyorum ben.
“Umudun, icraatın ve geleceğin ismi AK Parti'”dir diyor…”
Osman Bayram: “Adalet ve Kalkınma Partisi artık bir slogan bile üretemiyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin herşeyin bir devası var. Onun da ismi Cumhuriyet Halk Partisi’dir slogandan esinlenerekten, “umudun, icraatın ve geleceğin ismi AK Parti'”dir diyor. Bu içi doldurulmamış bir slogan oluyor. Zira umudu ve geleceği zora sokan icraatların ismi olsa olsa AK Parti şu anda.”
