Harun Can Gençlerle Buluştu

“Örümcek Adam”, “Deadpool”, “Adventure Time”, “Regular Show” üzere üretimlerdeki seslendirmeleriyle tanınan Harun Can, İstanbul Çağdaş tarafından hazırlanan “Genç Salı” programına konuk oldu.

Seslendirme sanatkarı Can, İstanbul Çağdaş Sanat Müzesi’nde ayda bir düzenlenen sinema buluşmalarında gençlerle bir ortaya geldi.

Moderatörlüğünü direktör ve oyuncu Okan Eser’in üstlendiği, Bant Mag iş birliğiyle gerçekleştirilen aktiflikte, Can’ın seslendirme serüveniyle ses ve sinema ilgisi ele alındı.

“İşin önüne geçme, ardında kalma”

Küçük yaşlardan beri seslendirme yaptığını aktaran Can, “Konservatuvara girdiğimde, ‘Kariyerini çöpe atarsın, dört senen sarfiyat. Çalıştırmazlar seni piyasada.’ dediler. Bir şeyi yaparken onunla ilgili doğrulanmış bilginin peşinde gitmek lazım. Bir şeyi yapabiliyor olmak benim için yetmiyor, beni inandırmıyor. Onunla ilgili bilgiyi de edinmem ve birinin yapabildiğimi onaylaması lazım.” dedi.

Harun Can, animasyona oyunculuk imkanı nedeniyle ilgi duyduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:

“Çizgi sinemaların yüzde 70’i sestir ve siz orada yeni bir şey üretebilirsiniz. Seslendirme yaparken kurduğum denklem ‘İşin önüne geçme, gerisinde kalma, vazgeçilmez bir kesimi ol’. Ayrıyeten bana bir rol önerildiği vakit, evvel benden evvel konuşmuş insanı arar, ‘Senin işini bana teklif ediyorlar. Git yap.’ derim. Şayet ‘Yapmayacağım.’ derse o vakit değerlendiririm. Diğer birinin konuştuğu hiçbir role direkt evet dememişimdir.”

“Prova bahtımız yok”

Seslendirmenin birçok alanla iç içe olduğunu vurgulayan Can, “Seslendirirken çeviriye bağlı kalmıyor, doğaçlama yapıyorum. Benim yaptığım işin ismi lokalizasyon. Öteki bir ülkede yapılmış bir iş, bu coğrafyada izleyiciye geçmeyebiliyor. Bulunduğunuz bölgeyi güzel tanımanız gerekiyor. Bu işi yaparken prova bahtımız yok. Her vakit hazır ve süratli olmak gerekiyor. Ben günde 45 kayıt aldığımı hatırlıyorum. O yüzden manzarayı, kurguyu, oyunculuğu müziği her alanı bilmeniz gerekiyor.” tabirlerini kullandı.

Can, bir animasyon şirketi olduğunu da lisana getirerek, “Vakit ve bütçeyi ayarlayabilirsek başımda birtakım projeler var. Tahminen bir sinema yazabilirim. Artık hayatımın biraz daha itimatla üretim yapabileceğim devrine geldiğimi düşünüyorum. Bir yandan bir iş insanıyım, bir yandan sanatçıyım. Bu iki taraf birbirini sürekli dizginlemiştir. Konservatuvardayken ‘Bugünün şartlarında, ticarileştirilmemiş bir sanat üretimi, sürdürülebilir değildir.’ demiştim. Bunu çok deneyimledim mesleğimde. Münasebetiyle bir şey yaparsam büsbütün içimden geldiği üzere değil mantıklı bir çerçevede yaparım.” diye konuştu.