Kekemeliği Yenen Mahsun Budak, ‘Gönlüm Kekeme Değil’ Kitabını Yazdı
DİYARBAKIR’da Mahsun Budak (29), Ticaret Vilayet Müdürlüğü’nde memur olduktan sonra kendi eforuyla kekemeliği yendi. Yaşadığı süreci ‘Gönlüm kekeme değil’ isimli kitapta anlatan Budak, ikinci kitabını da yazmaya hazırlanıyor.
Diyarbakır’da yaşayan ve kekemelik, süratli konuşma ve tutukluk sorunu yaşayan Mahsun Budak, 2 yıl evvel Ticaret Vilayet Müdürlüğü’nde memur olarak vazifeye başladı. Kendi uğraşıyla kekemeliği büyük oranda yenen Budak, yaşadığı süreçle ilgili kitap yazmaya karar verdi. Yaşadıklarını ‘Gönlüm kekeme değil’ ismini verdiği kitapta anlatan Budak, “Şu an konuşmada daha düzgünüm, tahminen fark edersiniz. Zira kekemelik geçmeyen bir sorun aslında. Ben 4 yaşındaydım, evvel ailem bunu fark etti. ‘Biz fındık toplamaya gidip geldik, seni bu halde gördük’ dediler. Artık bir şey mi etken oldu, içeride bir şey mi oldu, travma mı yaşadım onu bilmiyorum. Sonra kekemelik ortaya çıktı ve bunlarla artık gayret etmeye başladım. Kekemelik geçmeyen bir şey fakat vakitte daha aza indirgenebilir. 2005’li yıllarda etrafımızda pirler, türbeler çokça vardı. Hatta camii anahtarının dahi kekemeliğe güzel geldiğini söyleyenler oldu. Ben bunları denedim, yararını görmedim. 2020 yılına kadar, memur olmadan evvel bu sorun hayatımı çok etkiledi. Zira bir sürü mülakat vardı, artık aşikâr bir yaşa gelmiştim ve iş bulmalıydım. İş bulmadığım için daha çok gerilim yapıyordum, bu gerilim de kekemeliğime daha çok tesir ediyordu. Sonra mülakatlara girdim, heyecanla onları geçemedim. ‘Yeter, artık bir yere kadar’ dedim. Zira hayatımı devam ettirme talihim yoktu. ya tarla, ya inşaat… Okudum ve o kadar eğitim gördüm ki bunun bir karşılığı olmalıydı ve bunun için artık bu uğraşa başladım” dedi.
‘İKİNCİ KİTABIMA DA BAŞLIYORUM’
Kekemeliği yendiği süreci anlatan Budak, “Daha sonra memur oldum. Kekemeliği aza indirgemem, memur olduktan sonra başladı. Zira artık iş hayatına başlamıştım. Hayatımın devam etmesi için, çalıştığım yer de beşerlerle içli dışlı olduğu için konuşmamın daha düzgün olması için ‘Artık düzeltmeliyim’ dedim. Kendi kendime konutta çalıştım. Nefes idmanları yaptım, lisan idmanı yaptım, yanakları çalıştırdım. Zira konuşmayı etkileyen bir sürü etken var. En başta nefes, lisan, alt dudak diye bunları çalıştım. Sonra kendi kendime çok konuşmaya başladım. Özgüven eksikliğinden ötürü hiç konuşamazdım bu türlü yerlerde. Şu an çok şükür karşınızda artık konuşabilecek duruma geldim. Kekemelik aslında insanların kendini söz edememesi, sözlere takılı kalması, bundan ötürü ortaya çıkıyor. Benim üzere birçok insan olduğu için onlara hitap eden bir kitap yazdım. Zira her insan kekeme olabilir. Kimilerinin hisleri, kimilerinin niyetleri kekemedir. Benim de dilim kekemeydi. Vaktinde yaşadığım duygusal bir anı, bir hayatı kitaba aktardım. Kekemeliği yenmemdeki bir etken de buradaki çalışma ortamıdır. Sağ olsun bizim müdürümüz Zafer Bey, bu mevzuda düzgün çalışmalar ortaya çıkardı. Burada bir aile ortamı olduğu için daha samimi olduğu için burada daha da rahat konuşabildim. ‘Gönlüm kekeme değil’ isimli bir kitap yazdım. Kitabın içeriğinde bir karakter var, kekeme olduğu için kimseyle konuşamıyor. Bir günlük yazmaya başlıyor ve günlüğe yazdığı şeyi buraya aktarıyor aslında. Şu an 2’nci kitaba başladım. Onu da iyisiyle en kısa müddette çıkaracağım” diye konuştu.
