KESK’ten Diyarbakır’da Grev Eylemi
Haber: Ahmet ÜN/ Kamera: İsmet MİKAİLOĞULLARI
(DİYARBAKIR) – Kamu İşçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) öncülüğünde ‘Sefalet fiyatını kabul etmiyoruz” davetiyle Diyarbakır’da bir günlük iş bırakma aksiyonu yapan kamu işçileri, maaşlarının mum üzere eridiğini ve ülke olarak süratle yoksulluğa sürüklendiklerini lisana getirdi.
KESK öncülüğünde ‘Sefalet fiyatını kabul etmiyoruz” davetiyle Diyarbakır’daki kamu işçileri bir gün iş bırakma aksiyonu gerçekleştirdi. Dağkapı Meydanı’nda bir ortaya gelen kamu işçileri, ‘Geçinemiyoruz’ sloganları atarak, grev halayı çekti.
Kamu işçileri ismine açıklama yapan KESK Periyot Sözcüsü Mehmet Uluğ, kamu işçileri olarak toplumun başka kısımları üzere yıllardır artan enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük fiyat artırımları karşısında fakirleşmeye mahkum edildiklerini söyledi. Her geçen gün tesirini artıran ekonomik krizin milyonların hayatını daha da zorlaştırdığına dikkat çeken Uluğu, “Alım gücümüz düşerken, en temel gereksinimlerimizi bile karşılamakta zorlanıyoruz. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon sayıları gerçeğin birazını bile yansıtmazken, maaşlarımız mum üzere eriyor ve ülke olarak süratle yoksulluğa sürükleniyoruz” dedi.
‘Kamu işçilerinin geçim şartlarını zorlaştı’
Ülkedeki ekonomik krizin kamu işçilerinin geçim şartlarını zorlaştırdığını söz eden Uluğ, “Siyasi iktidarın toplumun büyük kısmını oluşturan emekçiler, kamu işçileri ve emeklileri sefalete mahküm eden siyasetlerine ve emeğimizin değersizleştirilmesine karşı bir kere daha sesimizi yükseltmek ve taleplerimizi kamuoyuyla paylaşmak için buradayız. Temel tüketim hususlarına ve kiralara yapılan yüksek oranlı artırımlar, kamu işçilerinin geçim şartlarını zorlaştırırken, alım gücümüzün her geçen gün biraz daha düşmesine neden oluyor. Bu nedenle, vergide adaletin sağlanması, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, insanca yaşayacak bir fiyat talebi bugün tüm kamu işçilerinin ortak talebi haline gelmiş durumdadır” tabirlerini kullandı.
‘Yapılan artırımlar karşısında kamu işçileri tarihin en süratli fakirleşme süreci yaşamıştır’
“Enflasyon karşısında eriyen maaşlarımız, kamu işçilerinin temel gereksinimlerini dahi karşılayamamaktadır” diyen Uluğ, “Resmi enflasyon sayıları ile halkın hissettiği enflasyon ortasında büyük bir fark vardır. Bilhassa besin, konut, ulaşım ve güç üzere temel harcamalara yapılan artırımlar karşısında kamu işçileri tarihin en süratli fakirleşme süreci yaşamıştır. İnsanca yaşayacak bir fiyat, yalnızca ekonomik bir talep değil, tıpkı vakitte insani bir haktır. Kamu işçileri, geçim sorunu çekmeden çocuklarının geleceğine itimatla bakabilmeli, sağlıklı bir hayat sürdürebilmelidir. Bu nedenle, taban fiyat ve kamu işçisi maaşları yoksulluk hududunun üzerinde belirlenmeli, maaş artışları Erdoğan-Şimşek programına nazaran değil gerçek enflasyon oranına nazaran yapılmalıdır” diye konuştu.
‘Düşük artırım siyasetlerine karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz’
Enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük artırım siyasetlerine karşı seslerini yükseltmeye devam edeceklerini aktaran Uluğ, “Alacağımız her artırım, gerçek bir toplu kontrat yasası ile teminat altına alınmalı ve taban aylığımıza dahil edilmelidir. Son toplu mukavele süreci bu durumun tipik bir yansıması olmuştur. Grev hakkının olmadığı bir toplu kontrat sürecinin, kamu işçilerinin iradesini yansıtmaktan uzak olacağı açıktır. Grevli toplu kontrat hakkı, kamu işçilerinin örgütlü çabasının temelidir. Kamu işçilerinin hak arama çabasında en tesirli araç olan grev hakkı, anayasal garanti altına alınmalı ve sendikalar, üyelerinin haklarını savunabilecek yasal yerler oluşturulmalıdır. Kamu işçileri, bu ülkenin eğitimini, sıhhatini, mahallî idarelerini, altyapısını ve toplumsal hizmetlerini omuzlarında taşıyanlardır. Lakin, yıllardır emeğimizin karşılığını alamıyor, her geçen gün daha fazla fakirleşiyoruz. Enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük artırım siyasetlerine karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Vergide adaletin sağlandığı, ek ödemelerin emekliliğe yansıtıldığı, insanca bir hayat sürebildiğimiz ve grevli toplu mukavele hakkımızın tanındığı bir Türkiye için uğraşımızı sürdüreceğiz” biçiminde konuştu.
