Muş’ta Ailelerin Evlat Nöbeti Devam Ediyor
Muş’ta ailelerin evlat nöbeti devam ediyor
MUŞ – Muş’ta çocuklarının terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını belirterek DEM Parti vilayet binası önünde oturma aksiyonunu sürdüren anneler, çocuklarının konuta dönmesi için evlat nöbetini kararlılıkla sürdürüyor.
Muş’ta çocukları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan aileler, DEM Parti Vilayet Başkanlığı önündeki hareketlerini sürdürüyor. Çocuklarının en kısa müddette inançlı bir halde meskenlerine dönmesini beklediklerini lisana getiren aileler, toplumun da bu mevzuda kendilerine takviye olmasını istedi. Çocuklarına kavuşma ümidiyle her hafta çarşamba günü DEM Parti vilayet binası önünde bir ortaya gelen aileler, “Anneler direniyor” ve “Yeter artık evlatlarımızı bırakın” yazılı pankartlar açtı. Anne ve babalar, yıllardır hasretle bekledikleri çocuklarına teslim olmaları davetinde bulundu.
Evlat hasretine daha fazla dayanamadıklarını söyleyen Ayten Koçhan, “9 yıldır evlat hasretiyle yaşıyorum. Biz DEM Parti ve PKK’dan çocuklarımızı istiyoruz. Çocuklarımızı versinler. Kâfi. Biz evlat hasretine daha fazla dayanamayacağız. Ersin, oğlum beni görüp duyuyorsan dön. Yolunuz yol değil. Bu bizim davamız değil. Bu Amerika ile İsrail’in davası. Kaçacak yeriniz kalmadı. Gelip teslim olun. Gelin yavrum, dönün artık kâfi. Siz dönene kadar biz burada hareketimize devam edeceğiz. Gelin devletinize sığının. Tüm annelere sesleniyorum. Hepinizin evladı gitmiş. Sizde gelin ve bize takviye olun. Gelin evlatlarımızı oradan kurtaralım” dedi.
Oğlunun 8 yıldır kayıp olduğunu söyleyen Şahinaz Özcan ise, “Oğlum 8 yıldır kayıp. Var mı yok mu bilmiyorum. Hiç haber alamadım. Onlar da evlat sahibi. Çocukları bir saat geç kaldıklarında dayanamıyorlar. Biz nasıl dayanalım. Bu hak mı hukuk mu? Ben DEM Partisinde PKK’dan evladımı istiyorum. Dağda bir tane evladımız kalana kadar ben buradayım. Atilla, şayet sesimi duyuyorsan gel ve devletine teslim ol. Sizin yolunuz yol değil. Sizin nerede olduğunuzu bile bilmiyorum. Artık benim çocuğum devletin elinde olsaydı, cezaevinde olsaydı. Hiç değilse nerede olduğunu bilir her hafta görüşürdük. Bu nasıl bir hak. Bu Müslüman’ın hakkı mıdır? Bu Kürtlük müdür? Rabbim onlara da hak ettiklerini versin” sözlerini kullandı.
