Tülay Hatimoğulları: “Bu Sorun Sadece Öcalan’ın Omuzlarına Yıkılamaz”
(KARS) – DEM Parti Eş Genel Lideri Tülay Hatimoğulları Oruç, “Kürt sorunun tahlili yalnızca sayın Abdullah Öcalan’ın omuzlarına yıkılamaz. Sayın Öcalan’ın verdiği mücadelede ve gönderdiği iletide en kıymetli vurgulardan biri yalnızca iktidar değil birebir vakitte muhalefete de bu hususta üzerine düşen misyon ve sorumluluğu hatırlatmıştır. Biz de buradan hatırlatmak istiyoruz” dedi.
DEM Parti Eş Genel Lideri Tülay Hatimoğulları Oruç, partisinin Kars Vilayet Başkanlığı Kongresi’ne katıldı. Kongrede, 31 Mart’ta Kars Belediye Eş Lider adayı olan Dilek Savaş Derman ve Ramazan Erkmen DEM Parti Kars Vilayet Eş Başkanlığı görevine seçildi.
DEM Parti Küme Başkanvekili Kars Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Iğdır Milletvekili Yılmaz Hun, partililer, STK’lar ile bazı siyasi parti temsilcilerinin katıldığı kongrede konuşan DEM Parti Eş Genel Lideri Tülay Hatimoğulları Oruç, 1 Ekim’de başlayan İmralı sürecini kıymetlendirerek, şöyle konuştu:
“Sanırım hepimizin büyük bir merakla, izlediği ve takip ettiği İmralı süreci var. Biliyorsunuz 1 Ekim’den bu yana Türkiye’de kimi gelişmeler oldu? ‘Bir barış süreci mi olacak, bu süreç bir barış sürecine mi evrilecek?’ soruları siz pahalı halkımızın en temel gündemi, bunu çok uygun biliyoruz ve şundan emin olun ki bu süreci yalnızca Kürt halkı izlemiyor. Türkiye’nin batısı, Türkler, Kürtler, Araplar ezcümle burada sayamadığım Türkiye’deki bütün halklar bu süreci izliyor.
DEM Parti İmralı heyetinin biliyorsunuz, İmralı’ya gidişi ve ziyareti oldu. O ziyaretten çabucak sonra heyetimiz parlamentoda temsili bulunan siyasi partileri ziyaret ettiler ve Sayın Öcalan’ın mesajını kendilerine ilettiler. Çok değerli bir nokta; 25 seneyi aşkındır İmralı Hapishanesi’nde tutulan Sayın Abdullah Öcalan, yaklaşık 4 yıldır ağır tecrit altında tutulurken, o kapılar biraz aralandığında gönderdiği bildiri; barış ve tahlil oldu. Bu bildiriye sahip çıkacağımızın altını kalın kalın çiziyoruz.
“Kürt sorunu vardır”
Değerli Türkiye halkları, Kürt sorunu vardır, Kürt sorunu yoktur tartışması boş bir tartışmadır. Kürt sorunu vardır ve Kürt problemini ne mevcut olan iktidar ne öteki bir kesim hiçbirisi bir terör parantezine alarak Kürt sorunu tanımlayamaz. Kürt sorunu siyasi bir sıkıntıdır. Kürt sorunu toplumsal bir problemdir. Kürt sorunu halkların ortak hayatını zedeleyen bir meseledir ve bu meseleye bizler son vermek istiyoruz. Bu sorumluluk yani Kürt meselesinin tahlili yalnızca Sayın Abdullah Öcalan’ın omuzlarına yıkılamaz. Sayın Öcalan’ın verdiği mücadelede ve gönderdiği iletide en kıymetli vurgulardan biri yalnızca iktidar değil tıpkı vakitte muhalefetin bu hususta üzerine düşen misyon ve sorumluluğu hatırlatmıştır. Biz de buradan hatırlatmak istiyoruz. Türkiye çok çekti. Türkiye acılar çekti. Kürt halkı acılar çekti. Kürt halkı gençlerini kaybetti, Türk halkı gençlerini kaybetti ve bizim buradaki en büyük muradımız artık bu kan ve gözyaşı dursun, ortak ömrü birlikte inşa edelim. Evet, bir iç barıştan bahsediliyor, bir Kürt-Türk ittifakından bahsediliyor. Bunu DEM Parti olarak biz çok önemsiyoruz, buna çok değer veriyoruz ve Ortadoğu’nun bu karmakarışık tablosu içerisinde tam da bu periyotta Kürt meselesinin tahlilinin hem Türkiye’ye hem bölgeye sağlayacağı yararları pek uygun biliyoruz ve bu nedenle bizler diyoruz ki; Meclis adres olmalıdır. Meclis’in adres olabilmesi için bu süreci bütün demokrasi güçlerinin parlamentoda temsili bulunan bütün siyasi partilerin güçlü bir sahiplenmesi kuraldır ve heyetimiz siyasi partileri gezdiğinde de gördü, bunları bizlere de bilgisini verdi, raporunu iletti ve şunu söylediler; iç siyasette yani muhalefet de dahil nitekim toplum, siyasi partiler tahlile hazır. Bu tahlil olmaması için hiçbir sebep yok. Kâfi ki burada devlet tahlil konusunda ve İmralı’yla diyalog konusunda mevcut olan çizgiyi geliştirmeli ve ilerletmelidir. Bunu yaparsa bu sürece bütün Türkiye halkları hazır, siyasi partiler hazırdır. Bu büyük bir imkandır. Bizim için tarihî bir imkandır.
“Bizler barışı en çok isteyenleriz”
Bu görüşmeler var lakin bu görüşmeler tecrittin büsbütün kalktığı, bu görüşmeler sürecin sağlıklı bir halde ilerlediği manası taşımaz tek başına. Bunun yanı sıra yapılması gereken sayın Abdullah Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgürlük hakkının sağlanması, bu şartların oluşturulması ve barış için daha çok çalışabilecek şartların yaratılmasıdır. Güçlü bir barışı bizler, güçlü bir toplumsal örgütlenme ile sallayabiliriz. Bizler barışı en çok isteyenleriz. Barış için bugüne kadar canımızı verenleriz. Barış için gece gündüz çaba edenleriz. Barışın onurlu bir biçimde demokratik bir yerde gerçekleşmesi için uğraş edenleriz ve bu gelişmeler devam ederken hiçbirimiz, beklemeci bir duruma düşmeyelim. Asla rehavete kapılmayalım. Tam da gayretimizi daha çok büyütmemiz gereken daha çok demokratik yerde, alanlarda, meydanlarda olmamız gereken bir devirdeyiz. Nasılsa genel merkezimiz birtakım görüşmeler yapmaktadır deyip, yerellerimiz asla rehavete kapılmamalıdır. Ben burada hem emek veren bütün yoldaşlarıma hem seçilecek yeni idareden taleplerimizi belirtmek isterim. Lütfen barış için gece demeden, gündüz demeden, misyona geldiğiniz birinci anda, vazife dağılımınızı gerçekleştirdiğiniz birinci anda kapı kapı dolaşarak barışın neden gerekli olduğunu herkes anlamak, barış hissimizi, gayretimizi taban canlı tutmak lazım.”
