Türkiye ve Suriye Terörle Mücadele İçin İş Birliği Yapacak
(ANKARA) – Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile düzenlenen ortak basın toplantısında, Suriye ile terörle mücadele alanında iş birliği iletisi verdi ve “İstihbarat paylaşımından askeri kabiliyet geliştirmeye bu alandaki imkanlarımızı kullanmaya hazırız.” dedi. Şeybani ise Suriye’nin toprak bütünlüğünün ehemmiyetine değinerek, “Yeni idare Suriye topraklarının Türkiye’ye ve Türk halkına tehdit olmaktan çıkarılması gerektiğine inanmaktadır” ifadesini kullandı.
Dışişleri Bakanı Fidan, Suriye’deki yeni idarenin Dışişleri Bakanı Şeybani ile Bakanlık’ta bir ortaya geldi. Görüşmenin akabinde düzenlenen ortak basın toplantısında Fidan şöyle konuştu:
“Kıymetli meslektaşım ve heyetiyle bir arada Dışişleri Bakanlığımızda Ulusal Savunma Bakanımız sayın Yaşar Güler’in, MİT Liderimiz sayın İbrahim Kalın’ın katılımlarıyla bir uzun çalışma toplantısı yaptık. Suriye’deki güvenlik durumunu ele aldık. Ülkede istikrarın tam olarak tesisi için atılması gereken adımlar üzerinde durduk. Siyasi, ekonomik ve insani problemleri değerlendirdik. Türkiye olarak Suriye’ye her alanda dayanak sağlamaya hazır olduğumuzu tabir ettik.
“Suriye’deki tüm kümelerin artık kucaklaşma vakti gelmiştir”
Esad rejiminin devrilmesinin üzerinden 1 ayı aşkın vakit geçti. Suriye’de yeni bir sayfa açıldı. Bu fırsatın Suriye’deki yeni idare ve memleketler arası toplum tarafından gerçek kullanılması gerekiyor. Bu kapsamda Suriyelilerin öncülüğü ve sahipliğinde kapsayıcı bir siyasi süreç tesis edilmesi büyük kıymet taşıyor. Suriye’deki tüm kümelerin artık kucaklaşma vakti gelmiştir. Yeni idarenin kapsayıcı bir anlayışla hareket etmesi memnuniyet vericidir. Türkiye olarak Ulusal Diyalog Konferansı’nın Suriye’deki tüm bileşenlerin iradesini yansıtmasına yönelik gayretlerini destekliyoruz. Bu tarihi dönüm noktasında memleketler arası topluma düşen vazife Suriye’ye her türlü takviyesi sağlamaktır. Suriye halkının kendi ayakları üzerinde durmasına yardımcı olmalıyız. Suriye’yi bir rekabet alanı değil, bir iş birliğini alanı olarak görmeliyiz.
Yaptırımların kaldırılması için ağır bir dipolomatik gayret devam etmekte. Bunun sonucunda Amerika’nın yaptırımlara kısmi muafiyet getirilmesi mümkün oldu. AB’nin de yaptırımlara muafiyet sağlaması konusunda bir çalışma yürüttüğünü anlıyoruz. Temel kamu ve altyapı hizmetlerinin verilebilmesi için yaptırımların kaldırılması gerekiyor. Yaptırımların kalkması halinde ülkenin olağanlaşması hızlanacak, milyonlarca Suriyeli’nin ülkelerine geri dönmesini mümkün kılacak şartlar yaratılacaktır. Suriye’nin DEAŞ üzere terör örgütleriyle gayret kapasitesi artacaktır. Milletlerarası toplum devlet kurumlarının yine yapılandıırlması ve kapasite insaşı alanında da Suriye’ye takviye olabilir. Biz Türkiye olarak bu mevzulardaki deneyimlerimizi aktarmaya hazırız.
“Halep Başkonsolosluğumuz 20 Ocak günü faaliyete geçecek”
12 yıllık ortanın akabinde geçen ay Şam Büyükelçiliğimizi açtık. Halep Başkonsolosluğumuz da 20 Ocak günü faaliyete geçecek. THY uçuşlarına da yakında başlanacağını göreceğiz.
“Esad rejimi terör ihraç etti”
Esad rejimi Suriye’de senelerce terör örgütlerine konut sahipliği yaptı, terör ihraç etti. Yeni Suriye’de PKK, YPG, DEAŞ üzere terör örgütlerine yer yok. Yeni idarenin terörle uğraş konusundaki azminden memnuniyet duyuyoruz. Terör örgütleriyle gayret alanında üçüncü ülkelerle iş birliği konusunda değerli bir deneyimimiz var. Yeni Suriye idaresiyle de benzer bir iş birliği tesis etmek istiyoruz. İstihbarat paylaşımından askeri kabiliyet geliştirmeye bu alandaki imkanlarımızı kullanmaya hazırız. Birebir biçimde DEAŞ ile çaba konusunda operasyonel takviye sağlamaya hazır olduğumuzu kendilerine ve komşu ülkelere söz ettik.
DEAŞ kamplarının ve cezaevleri konusunda yeni idareye gereken yardımı yapmaya hazırız. Bölgenin geleceğinde teröre yer yoktur. Suriye’nin parçalanmasına asla istek göstermeyeceğiz. Bölge yeteri kadar savaşlardan çekti. Vakit artık terörden ve silahtan, şiddetten arınma vakti. Vakit barış, dayanışma, kardeşlik, kalkınma ve refah vakti. Bu bahiste Türkiye imkan ve kabiliyetleriyle gerekli adımları hızla atmaya muktedirdir.”
Şeybani: Suriye halkının birliğe muhtaçlığı var
Suriye topraklarının bütünlüğüne dikkat çeken Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani ise şunları kaydetti:
“Suriye ve Türkiye kardeşlik üzerine yeni bir tarih yazdılar. Bölgedeki istikrarın korunması için bu tarihi kurdular. Bu bağları her vakit desteklemeye devam edeceğiz. Suriye halkı diktatörlüğe karşı olduğunu ispat etti. Hasebiyle biz de ülkeyi tekrar imar etmek için bir ortaya geldik. Bütün halklarının hakları ve bölgeyle ve dünyayla entegre bir ülke olacağını ve stratejik rolünü tekrar oynaması için var gücümüzle çalışacağız. Evvelki durum Suriye halkının faydasına değildi. Tekrar ülke kurmaya çalışıyoruz.
Suriye halkının birliğe muhtaçlığı var. Etnik yahut toplumsal çatışmalardan uzak bir biçimde Suriye kimliğini bölgesiyle ve dünyaya ellerini açmaktadır ve herkesi kucaklamaya hazırdır. Suriye halkının yaralarını sarmaya çalışıyoruz. İstiyoruz ki herkesin onuru yerine gelsin, herkes özgürlüğüne kavuşsun. Toprak birliğimiz çok değerli. Bütün topraklarımızın tıpkı çatı altında merkezi hükümete bağlı olmasını istiyoruz.
Ülkemizin toprak birliği çok değerli. Yeni idare Suriye topraklarının Türkiye’ye ve Türk halkına tehdit olmaktan çıkarılması gerektiğine inanmaktadır. Türkiye’ye şükranlarımızı takdim etmek istiyoruz. Zira yeni idareye inanmaktadır. Türkiye bilhassa Suriye’nin kuzeydoğu bölgelerine ehemmiyet vermektedir ve bu bölgenin de merkezi hükümetin çatısı altında olmasını istemektedir.”
“Her şey birinci etapta harika olmayacak”
Ortak açıklamanın akabinde iki Bakan gazetecilerin sorularını yanıtladı. Türkiye-Suriye arasındaki iş birliği ile terörle gayrete ait soru üzerine Fidan şu karşılığı verdi:
“Savunmada, güvenlikte, terörle uğraşta, tarım, sıhhat, güç, ulaştırma üzere birçok alanda atılması gereken adımlar var. Cumhurbaşkanımızın direktifleriyle oluşturulan bir uyum sistemi var. Kendi içimizde hazırlıklarımızı yaptık, memleketler arası aktörlerle görüşüyoruz, bedelli meslektaşımla görüşüyoruz. Şurada 1 aydan biraz fazla oldu. Suriye’nin yeni devletinin kendisini tekrar inşa etmesi, bilhassa bürokratik organları ve memleketler arası muhataplık seviyesine çıkması biraz vakit alacak.
Her şey birinci etapta eksiksiz olmayacak. Büyük bir yıkımla başbaşa kalmış bir devlet var. Milyonlarca insan yerinden edilmiş durumda. Onların geri dönmesiyle başlayacak bir ekonomik ve toplumsal hayat var. Vakit içinde hayata geçmesini umuyoruz.
DEAŞ ile uğraş konusunda neler yapılması gerekiyor, o bahiste kendileriyle görüş alışverişinde bulunduk. İstihbarat paylaşımına, operasyonel iş birliğine kesinlikle muhtaçlık var. YPG konusu kendilerinin çok yakından ilgilendiği bir konu. O mevzuda da görüşlerimizi karşılıklı paylaştık.”
“Suriye’nin kuzeydoğusu tekrar merkezi hükümetin egemenliğine girmeli”
Şeybani, Suriye’deki terör örgütleri ile El Hol kampları ile ilgili soru üzerine, “14 yıl içerisinde kümeler vardı. Biz Şam’a geçtikten ve Suriye’yi kurtardıktan sonra bu varlıkların olmasına gerek yok artık. Biz her vakit olduğu üzere şunu taahhüt ediyoruz. Suriye hiçbir halde, hiçbir ülkeye bilhassa komşu ülkemize tehdit teşkil etmemesi gerekmektedir. Demokratik Suriye Güçleri de Suriye’nin kuzeydoğusunda yer almaktadır. Biz istiyoruz ki bölgenin tekrar merkezi hükümetin egemenliğine girmesini ve Arap kimliğinin tekrar iade edilmesi için çalışmaktayız” sözlerini kullandı.
Suriye’de yapılacak Ulusal Diyalog Konferansı’na dair soruyu Şeybani, “Suriye halkının geleceğinin belirlenmesi ve bir askeri gücün çıkıp da Şam’ı işgal etmesini istemedik. Münasebetiyle istiyoruz ki Suriye’nin bütün bölümlerinin ahenk içerisinde kabul edebileceği bir diyalog yapılsın. Suriye halkından bin 200 temsilcinin Konferans’a katılması kelam konusu olacak. Yeni bir tecrübe olacak bizim için. Birinci sefer Suriyeliler kendi gelecekleri konusunda oturup konuşacaklar” sözleriyle yanıtladı.
“İnşallah ateşkesin yakın vakitte resmi ilanını duyacağız”
İsrail ile Hamas ortasındaki ateşkesteki son durum ve ateşkesin kalıcı olması için yapılması gerekenlere dair, “İnşallah yakın vakitte bunun resmi olarak ilanını duyacağız” diyen Fidan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Türkiye olarak ateşkes sürecine olabildiğince dayanak verdik. Zira oradaki soykırımın, zulmün, açlığın, sefaletin bir an evvel durması gerekiyor. Bu yalnızca insanlık dramı, kabahati değil birebir vakitte bölgemizin tamamını ateşe atan bir olay. Bunun durması olağan ki değerli bir adım. Bundan sonra yaraların sarılması gerekiyor. İnsani yardımların bir an evvel başlaması, yerinden edilmiş ve şu anda köşelere sıkıştırılmış 2 milyona yakın insanı yıkılmış da olsa meskenlerine, yerlerine dönmesi gerekiyor. Katliamın durması gerekiyor. Bu bahiste atılacak her türlü adımı Türkiye olarak biz destekliyoruz.
50 bine yakın insan, çoğunluğu bayan ve çocuk katledildi. İnsanlığın onuru çiğnendi. Batılıların yıllardır biriktirdikleri ne kadar legallik, ahlaki üstünlük, fazilet üzere alanlar varsa hepsi yerle bir oldu. Dünya daha bilinmeyen, daha güce dayalı, daha kuralsız bir hale döndü. Yalnızca İsrail askeri gayelerine ulaşabilsin diye. Buna karşı verilen her türlü uğraş faziletlidir. Türkiye’nin bu noktadaki duruşu insanlığın ortak bedelleri ismine yapılmış bir duruş oldu. Kendi ideolojik duruşumu değil, insanlığın ortak bedelleri ismine oldu.
Bu duruşu sürdürmeye devam edeceğiz. Amacımız iki devletli bir tahlille bölgeye barış gelmesi. İsraillilerin, Arapların, bölge halkının barış içerisinde, huzur içerisinde yaşaması.”
